7 Nisan 2009 Salı

Korkmaz ve Lucescu...


Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi geçmişindeki en yüksek nokta olan çeyrek final düzeyine Lucescu ile çıkması bir tesadüf değildir. Çünkü aynı Lucescu, Beşiktaş'a UEFA'da çeyrek final oynatıp Türkiye'den ayrılırken, Ahmedov'un Shaktar'ını da kulüp tarihinin zirvesine taşıyacağını biliyordu. Emre'yi, Okan'ı, Fatih Akyel'i ve Hakan Şükür'ü kaybetmiş Galatasaray, Perez, Fleurquin, Horvath gibi adı sanı duyulmamış oyuncularla Avrupa'nın en prestijli kupasında son sekize kalınca, yönetim dışında herkes gururluydu. Ancak, Galatasaray gelenekleri ağır bastı ve Lucescu, defansif futbol oynattığı gerekçesiyle kulüpten ihraç edildi. Ardından gelen , Fatih Terim, Hagi, Gerets,Feldkamp ve Skibbe ofansif futbolu tercih etmişlerdi. Bu düzen, Galatasaray'a uygundu, ama ne acı ki, başarısızılıklar her geçen gün arttı. Sabır ve anlayışla bugüne kadar bekleyen Ali Sami Yen sakinlerinin huzurunda artık Bülent Korkmaz var. Gaziantep deplasmanında Baros'un spektaküler golünden sonra, oyun alanını adeta daraltıp, rakibin pas trafiğini kesen Galatasaray, istediği sonucu almış olsa da, son derece defansif bir oyun ortaya koydu. Yıllarca kulübün kaptanlığını yapmış, Bülent Hoca için şaşırtıcı bir uygulama değildi bu, zaten Kayseri Erciyesspor, Gençlerbirliği ve Bursaspor deneyimlerinde de takımını defansif oynatıyordu. Sözün özü, Bülent Korkmaz, günler ilerleyip de iyi sonuçlar almaya başlarsa, bu iyi sonuçlar onu ürkütebilir. Zira, Lucescu'yu gönderen gelenekçi zihniyet, onun da biletini bir gün kesebilir ve Bülent Korkmaz'ın, defansif futboldan "korkar" olduğu bir ortamda, kendi oyun stilini sahaya yansıtması da son derece zordur. Umarım herşey tersine işler ve Kaptan gemisinde uzun süre kalabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 
Futbol Bloglarini Takip Edin