Galatasaray ve Fenerbahçe uzun zaman sonra, en iyi sezon açılışlarından birini yaşıyorlar. İlk dört maçı da firesiz geçerek on ikişer puana ulaştılar.
Fakat ikisi de geçtiğimiz haftaya kötü bir giriş yaptı.
Hem Avrupa hem de lig maçları ile seyircinin beklentisini her maç yükselten bu iki takım, dördüncü haftada tam bir hayal kırıklığı yaşattı.
Elbette her maç aynı performansın beklenmesi hata olur. Fakat bu iki takımın son maçlarındaki görüntüsü bu sezondan çok geçtiğimiz sezona ait gibiydi. Yorgun, isteksiz, rakipten korkan bir oyun sergilediler.
özellikle Galatasaray sezon başından beri en kötü maçını dün akşam Yenikent Asaş Stadında sergiledi. Maçın ilk 60 dakikası rakibi zorlayan, pas yapan taraf Ankaraspor’ du.
Oysa ki Galatasaray seyircisinin maçtan önce beklediği keyifli futbol ve farklı bir skordu. Ama maçın ilk yarısında buna yakın olan taraf ev sahibiydi. Hatta ilk 45 dakika girdiği pozisyonlardan birini gole çevirebilmiş olsa şu an çok farklı bir skoru da konuşuyor olabilirdik. çünkü Galatasaray dünkü performansıyla -olası bir golden sonra- rakibi karşısında maçı çeviremeyeceği gibi, bütün oyun disiplinini kaybedip daha çok pozisyon fırsatı verebilecek bir görüntüdeydi.
Bunun adına yorgunluk denilebilir..
Benim şahsi görüşümse -en azından sebeplerden birisi- Arda, Keita ve Elano üçlüsünün hemen ardındaki Ayhan’ın yokluğunda Mehmet Topal’ın savunmadan ileriye bir türlü çıkamamasıydı. Bu durum öndeki dörtlü ile arkadaki altılı arasında önemli boşlukların oluşmasına sebep oldu. Sonuçta bu boşluktan Ankaraspor çok fazla fırsat yakaladı ama bir türlü gole çevirecek beceriyi gösteremedi.
Galatasaray’ın bu kötü performansı sayesinde, dokuz maçtır kendisine pek iş düşmediğinde hakkında herhangi bir fikre sahip olamadığımız Leo Franco hakkında da az çok bir fikre sahip olduk. Birkaç sezondur kaleci konusunda şansı gülmeyen Galatasaray bu sefer tecrübelerine güvenebileceği kaleciyi bulmuş gibi. Dün gece çıkardığı iki topta da Arjantinli taraftara güven verdi.
Galatasaray dün gece, sezonun en kötü futbolunu sergilerken diğer yandan da kulübesiyle maç çevirebileceğini gözler önüne serdi. Maça sonradan giren üç oyuncu; Aydın, Nonda ve Kewell maçın kaderini değiştirdiler. özellikle de Kewell, 90 dakika oynamasa bile bir takımda yer alması kesinlikle büyük bir avantaj. . Gerek futbol zekası gerek yeteneği ile taraftarın “sihirbaz” yakıştırmasını sonuna kadar hak eden bir futbolcu. Her daim on birde yer almasa bile, her daim kulübede hazır beklemesi ve sırası geldiğinde en iyi performansını sergileyerek takıma kattığı değerle, takımdaki diğer oyunculara önemli bir ders veriyor. Umarım diğer oyuncular da bu adamdan birkaç şey öğrenirler..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder