Beşiktaş’ın kaptanı Matias Delgado. Beşiktaş’a imza attığında Basel Kulübü Başkanı’nın “oğlumu benden ayırdınız” diyerek arkasından gözyaşları döktüğü Delgado. 5 Milyon Euro gibi Türkiye şartları için yüksek bir bonservis bedeli ile uzun uğraşlar sonucu transfer edilen Delgado.
Geriye dönüp baktığımızda geçen 3 sezonda Delgado’nun Beşiktaş’a iki Zürih maçı dışında verdiği pek bir şey olmadığını görüyoruz. Daima sakatlıklarla boğuşan, bir türlü bekleneni veremeyerek sorunlu oyuncu profili çizen Delgado. Tangocu buna rağmen taraftarın gönlünde taht kuran isimlerden olmayı başardı. Elbette bunda Arjantinli oluşunun, ortalamanın üstünde yakışıklı oluşunun :) ve takımdaki top tekniği yüksek ender oyunculardan biri olmasının etkisi de büyüktü.
Problemsiz özel hayatı ve mütevazi kişiliği ile camianın sevgisini kazanan Delgado üç farklı hocayla çalışmasına rağmen hiçbiriyle gerçek kimliğini yakalayamadı. Basel’den tanıdığımız Delgado çok daha hareketli, skora etki eden, UEFA Kupasında gol kralı olmuş ve yıldız kavramını tam anlamıyla karşılayan bir oyuncuydu. Elbette kimse ondan bir Messi, bir Riquelme olmasını beklemiyordu. Fakat Basel’deki performansının %50’sini bile göstermesi ilerisi için umut verici olabilirdi.
Taktik, teknik, oyun yapısı gibi kavramlar bir yana, kendisini takım kaptanlığına getirip ücretini ikiye katlayarak ona olan güvenini gösteren Beşiktaş Kulübü’ne karşı acaba Delgado’da üzerine düşeni yapmış mıydı? Düzenlediği basın toplantısındaki pişkin hal ve tavırları aslında bunun cevabını veriyor bizlere. Sözleşmesine saygı gösterilmesini isteyen Delgado acaba formasını giydiği camiaya karşı en azından futbol anlamında saygı göstermiş miydi, yoksa gemisini çoktan terk mi etmişti? Takdir futbolseverlerin…
Geriye dönüp baktığımızda geçen 3 sezonda Delgado’nun Beşiktaş’a iki Zürih maçı dışında verdiği pek bir şey olmadığını görüyoruz. Daima sakatlıklarla boğuşan, bir türlü bekleneni veremeyerek sorunlu oyuncu profili çizen Delgado. Tangocu buna rağmen taraftarın gönlünde taht kuran isimlerden olmayı başardı. Elbette bunda Arjantinli oluşunun, ortalamanın üstünde yakışıklı oluşunun :) ve takımdaki top tekniği yüksek ender oyunculardan biri olmasının etkisi de büyüktü.
Problemsiz özel hayatı ve mütevazi kişiliği ile camianın sevgisini kazanan Delgado üç farklı hocayla çalışmasına rağmen hiçbiriyle gerçek kimliğini yakalayamadı. Basel’den tanıdığımız Delgado çok daha hareketli, skora etki eden, UEFA Kupasında gol kralı olmuş ve yıldız kavramını tam anlamıyla karşılayan bir oyuncuydu. Elbette kimse ondan bir Messi, bir Riquelme olmasını beklemiyordu. Fakat Basel’deki performansının %50’sini bile göstermesi ilerisi için umut verici olabilirdi.
Taktik, teknik, oyun yapısı gibi kavramlar bir yana, kendisini takım kaptanlığına getirip ücretini ikiye katlayarak ona olan güvenini gösteren Beşiktaş Kulübü’ne karşı acaba Delgado’da üzerine düşeni yapmış mıydı? Düzenlediği basın toplantısındaki pişkin hal ve tavırları aslında bunun cevabını veriyor bizlere. Sözleşmesine saygı gösterilmesini isteyen Delgado acaba formasını giydiği camiaya karşı en azından futbol anlamında saygı göstermiş miydi, yoksa gemisini çoktan terk mi etmişti? Takdir futbolseverlerin…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder