23 Haziran 2009 Salı

Real'in Yeni Prensleri..


Geçtiğimiz sezonun ara transfer dönemine damgasını vuran olay, şüphesiz ki Manchester City şeyhinin Kaka için yaptığı 150 milyonluk transfer teklifiydi. Kaka’nın içinde kalan Real Madrid sevdasını bilen herkes bu transferin gerçekleşmeyeceğini zaten adı gibi biliyordu.

Fakat bu transfer haberini gündeme taşıyan asıl mevzu da, Kaka’nın hangi formayı giyeceğinden öte, o formanın karşılığı olarak sunulan paraydı. Futbol oteritelerinin ortak fikri; bu tarz tekliflerin hassas dengelerle oynayarak futbolun gerilemesine sebep olacağı yönündeydi. Tabii bu dönem Manc’nin tek hedefi Kaka değildi. David Villa’dan, Buffon’a kadar bir çok yıldıza 100 milyon euro’yu aşan tekliflerle gök mavisi forma sunuldu. Lakin gerek Manchester City’nin son yıllardaki form grafiği gerekse takım sahibine duyulan antipati futbolun seyir zevkini -öyle ya da böyle- korumayı başardı. Sezonun kalan yarısında Kaka rossonerilerin gözünde takımı uğruna 150 milyon euroyu reddeden kahraman ilan edildi. Fakat Kaka’nın böylesine büyük bir teklifi reddetmesinin sebebi kırmızı siyahlara duyduğu bağlılıktan öte, beyaz şimşeklerle olan aşkıydı..
Futbolda dengeler bir kez daha tehdit altında, hem de bu seferki tehlike bir çok oyuncunun reddedemeyeceği güçte. Transfer sezonun açılmasıyla yaptığı transferlerle bütün dikkatleri üzerine çeken Real Madrid yepyeni bir tartışmanın başlamasına sebep oldu. Buna en net tepkiyi de Uefa başkanı Michel Platini verdi. 64 milyon euroluk Kaka transferiyle açılan perdenin, 94 milyonluk Ronaldo teklifiyle devam etmesi ve listedeki yıldız isimlerin git gide uzaması sonucunda futboldaki rekabet dengelerinin ciddi şekilde bozulacağı aşikar. Ama rekabetin asıl kızışacağı yer şüphesiz ki Real Madrid’in yıldızlar kadrosu..
Cristiano Ronaldo ile Kaka’yı aynı kadroda buluşturmak -en azından şimdilik- büyük bir başarı gibi görünse de iki oyuncunun karakterleri göz önüne alındığında Real Madrid’i tansiyonu yüksek günler bekliyor. Her ne kadar özel hayatlarında zıt karakterde olsalar da, ikisinin de yeşil sahadaki hedefi aynı; "takımın yıldızı olmak"..
Zaten Kaka ile Milan’ın yollarının ayrılmasının temelinde yatan hırs da buydu.. Geçtiğimiz sezon Milan’ın Ronaldinho transferinde verdiği “Ronaldinho çok iyi bir oyuncu ama ikimizin aynı takımda oynaması imkansız, böylesine iki yıldıza aynı anda forma giydirmek milan için negatif etki yaratır, Ronaldinho Milan için doğru oyuncu değil..’’ tepkisi Kaka’nın Milan’dan ayrılma sinyallerini vermişti.. Geçen senenin satır aralarında kalan bu açıklama aslında gelecek sezonun da nasıl geçeceğini gösterir gibi.. Kaka her ne kadar açıkça dile getirmese de, giydiği formanın altında rakip istemiyor. Karşısında ise, imalarla uğraşmadan açıkça “ben dünyanın en iyisiyim” diyen bir Cristiano Ronaldo..
Aslında Real Madrid’in Fifa tarafından “20.yüzyılın en iyi takımı” seçildiği dönemde de farklı bir kadrosu yoktu. Farklı olansa o dönemin yıldızlarının takım oyununa duydukları sadakatti. 2002’de Real Madrid’in adı bütün yıldızlarının üstündeyken, - geçtiğimiz sezondan beri- şimdi Cristiano Ronaldo’nun adı 107 yıllık bir efsanenin önüne geçmiş durumda. Transfer sezonu da sadece Ronaldo ve Kaka ikilsiyle kapanmayacak elbette.. Daha şimdiden Ribery ve İbrahimoviç’in isimleri listeye eklenmiş durumda..

Görünen o ki, Real Madrid -Perez’in dönüşüyle - 2000’li yılların başında yakaladığı Los Galácticos günlerine hızlı bir dönüş yapmaya hazırlanıyor. Fakat bu dönüşüme dünya futbolunun ne kadar hazır olduğu muamma.. Real, gerek global kriz ortamında yıldızlara ödenen astronomik ücretlere verilen tepkiler, gerekse dönemin en iyi -aynı zamanda en hırslı- iki oyuncusunu aynı kadroda buluşturmasıyla bütün dikkatleri üzerine çekmiş durumda.. Ama Madrid taraftarı bu durumdan pek şikayetçi görünmüyor, aksine Perez’in dönüşüyle özledikleri tutkuyu bulmuşlar gibi.. Tabi bu memnuniyet sezon içinde de devam edecek mi, onu da zaman gösterecek..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 
Futbol Bloglarini Takip Edin