13 Haziran 2012 Çarşamba

Euro 2012’de ilk maçların ardından


Euro 2012’de ilk maçlar sona erdi. Polonya’nın Yunanistan’la berabere kaldığı maçla açılan turnuvada ilk maçların ardından göze çarpan şey, ezici bir favorinin öne çıkamamış olması. İlk maçlarda turnuvanın en büyük sürprizi Hollanda’nın Danimarka karşısındaki mağlubiyeti oldu. Almanya ve İspanya ise beklentilerin altında futbol oynayarak hayal kırıklığı yaratırken, İtalya ve Rusya en azından ilk maçların sonundaki görüntüyle iddialı olabileceklerini ortaya koydular.


A Grubu’nda Rusya’nın Çekleri ezici bir oyundan sonra 4-1 yendiği maçla turnuvanın iddialı ekiplerinden olduğu açık bir şekilde ifade etmiş oldu. Arshavin’in liderliğinde hızla rakip kaleye gidip tehlikeli pozisyonlar yaratan Ruslar, bu pozisyonları değerlendirmekte de diğer favorilerden daha becerikli göründüler. Özellikle CSKA Moskova’nın 21 yasındaki genç yıldızı Alan Dzagoev, attığı iki golle bir anda turnuvanın en dikkatli izlenen futbolcularından bir haline geldi. Bu grupta Yunanistan ve Polonya’nın ise ikincilik mücadelesi vereceklerini varsaymak daha gerçekçi olur. Muhtemelen gözlerine kestirecekleri takım da Çek Cumhuriyeti olacak. Bu iki takımın da Rusya’yı yenebilme şansları çok yüksek görülmüyor.

Hollanda’nın Danimarka karşısındaki sürpriz mağlubiyetiyle açılan B Grubu’nda Portakalların kaderini belirleyecek maç çarşamba günü oynanacak. Eğer eve erken dönmek istemiyorlarsa, Hollandalıların Almanya karşısında yenilmemeleri şart. Danimarka gibi savunma disiplini içinde oynayan bir takıma karşı bile gol pozisyonuna girmekte zorlanmayan Hollanda’nın forvet hattındaki Arjen Robben ve Robin van Persie’nin Danimarka karşısında olduklarından daha becerikli ve bitirici noktalarda daha etkin olmaları gerekecek. Aynı grupta Almanya da Portekiz’i ancak 1-0’la geçebildi. Almanlar açısından sorun, iki yıl önceki dünya kupası finalleri sırasında izlettikleri akışkan oyunu bu turnuvanın ilk maçında sahaya taşıyamamaları oldu. Bunda Portekiz’in yakın geçmişteki turnuvaların tersine ilk kez hem hücumda hem de savunmada maçtan kopmaması ve taktik disiplinini sahaya yansıtması da etkili oldu. Portekizliler, geri düşmüş olmalarına karşın kontrollü hücumla gol aramayı tercih ettiler. Biraz becerikli olabilselerdi kazanmaları işten bile değildi, zira maçı son 10 dakikada bile lehlerine çevirebilecekleri pozisyonları yakalamışlardı. Portekiz’in de umutlarını sürdürebilmesi için Danimarka’yı yenmesi gerekiyor.

C Grubu’nda forvetsiz çıktığı İtalya karşısında Del Bosque’nin İspanya’sı beraberliği zar zor kurtardı. Yine topa daha fazla sahip olan taraftı İspanyollar ancak özellikle ilk yarıda pozisyonları bulan İtalyanlar oldu. Di Natale ve Fabregas’ın karşılıklı göllerinin ardından son 20 dakikasına berabere girilen maçta sonradan oyuna katılan Torres bu yıl sezon başından beri gol yollarındaki şanssızlığının sürdüğünü gösterdi. İtalyanlar ise geleneksel savunma futbolu anlayışının dışında daha hücuma dönük, çabuk paslarla rakip kaleye giden bir oyun stratejisiyle turnuvanın iddialı takımlarından olduklarını gösterdiler. İtalyanların gruptaki kaderlerini belirleyecek maç Hırvatistan karşısında perşembe günü. İrlanda Cumhuriyeti’ni 3-1 yenen Hırvatistan da oynadığı futbolla grupta iddialı olduğunu gösterdi. Ancak 2008’deki çeyrek final başarılarını tekrarlayıp tekrarlayamayacaklarını İtalya karşısında verecekleri sınav belirleyecek.

D Grubu’nda ise manşetlerde Andriy Schevchenko var. Ukraynalı yıldız İsveç karşısında 1-0 geriye düştükleri maçta zekice iki kafa golüyle takımını grubun liderliğine taşıdı. Grubun favorileri İngiltere ve Fransa ise mücadelesi yoğun, pozisyonu kısır bir maçtan birer puanla ayrıldılar. İngiltere yeni teknik direktörü yönetiminde, zaman zaman 2004’un Yunanistan’ı gibi bir futbol oynuyor: Sert defans, savunmada kapanıp bulabilecekleri bir golle maçı kazanmak. Roy Hodgson, yıllardır turnuvalardaki başarısızlıklardan bıkmış olan İngiliz futbol kamuoyuna iyi futboldan önce sonuç sunması gerektiğinin farkında. İngilizlerin beklentisinin düşük olması da Hodgson üzerindeki kamuoyu baskısını hafifletiyor. Fransa ise yeni ve genç bir kadroyla katıldığı Euro 2012’de gizli favoriler arasında sayılıyordu. İngiltere karşısında en azından kaybetmediklerine seviniyor olmalılar. Gruptaki kaderlerini belirleyecek maç ev sahibi Ukrayna’ya karşı. Kazanırlarsa mücadeleleri grup birinciliği için olacak. Zira son maçları İsveç’le.

Kaynak: BBC Türkçe

23 Mayıs 2012 Çarşamba

Barça markası nasıl yaratıldı?



Kaynak: BBC Türkçe (22.05.12)

Şampiyonlar Ligi'nde Chelsea takımına elenmiş ve La Liga'da şampiyonluğu Real Madrid'e teslim etmiş olabilir, ama FC Barcelona buna rağmen Dünya'nın en büyük futbol takımlarından biri sayılmakta. Sloganı "bir kulüpten çok daha fazlası" olan Katalan temsilcisi, dünyanın en büyük spor markalarından da biri.

Hızla büyüyen Asya piyasasında 145 milyon, ABD'de de 77 milyon takipçisi olduğunu söyleyen takım, dünyadaki toplam taraftar sayısını 349 milyon olarak tahmin ediyor. Bu rakamlar şu anlama geliyor: Her ne kadar takımın 99 bin 354 kişi kapasiteli Nou Camp stadyumu Avrupa'nın en büyüğü olsa da, toplam taraftarların sadece çok ufak bir kısmı maçları yerinde izleyebiliyor. Bu yüzden takım, yeni medya sistemlerini kullanarak Uzak Doğu'dan Kuzey Amerika'ya stadın dışında kalan milyonları haberdar etmekle kalmayıp yeni müşterileri de kendisine çekmeye çalışıyor. Barcelona potansiyel müşterilere ulaşmak için yeni medya ve sosyal medyayı en etkili kullanan takımlardan biri.

Takipçileri arttırma
Barcelona'nın Ticari İstihbarat Müdürü Pasi Lankinen "Genişlemenin ve daha fazla gelir kazanmanın yollarına bakıyoruz" diyor.  İspanya'da ve Avrupa'da takipçi sayılarını arttırdıklarını söyleyen Lankinen, şimdi küresel ortamda kâr sağlayacak bir taraftar tabanı oluşturmaya çalıştıklarını ekliyor.
Kulüp bu hedef doğrultusunda internet sayfasını altı, Twitter hesabını da üç dilde güncelliyor. Twitter ve Facebook'a yeni medya stratejisi çerçevesinde büyük önem veren Barcelona, ayrıca YouTube, telefon mobil uygulamaları ve Çin'de kullanılan QQ gibi diğer internet siteleriyle de ilgileniyor. Kulüp QQ'daki sayfasını yakın tarihte açmasına rağmen şimdiden bir milyon takipçisi bulunmakta. 

Spor ve Yeni Medya adlı bir konferanstaki konuşmasında Lankinen, yeni medyanın yeni taraftar yaratamayacağını ama taraftarlara bir pencere açacağını söylüyor. İletişim için daha fazla olanak olduğunu anlatan Lankinen, taraftarların kendi aralarında veya Barcelona ile çeşitli aletlerle, yer ve zaman kısıtlaması olmadan etkileşebildiğini açıklıyor. Lankinen "mobil araçların satışındaki patlamayla daha çeşitli içeriklerin sunulmasına imkân tanındığının" altını çizerken, bunun taraftarlara düşük maliyetli ve çeşitli formatlarda verimli ve esnek yöntemlerle ulaşma fırsatı tanıdığını da sözlerine ekliyor.

Onbir marka elçisi
Rakamlara bakılacak olursa kulübün Twitter'da dokuz milyon takipçisi, Facebook'da da 31 milyon beğeneni bulunmakta. Barcelona ayrıca Dünya'nın en popüler takımını bulmaya çalışan anketlerin en üst veya en üste yakın sıralarında bulunmakta. Yine de Lankinen'e göre bu takdirler, kendi başlarına anlamsız. O, taraftar miktarından daha çok, bu miktarla ne yapıldığının önemli olduğunu söylüyor.

Barcelona'nın Ticari İstihbarat Müdürü Pasi Lankinen, "Taraflarımızın bize değer vermesini istiyoruz. Ama her şeyin başlangıcı sahadaki performansımız" diyor.” On bir kişi bizim marka pazarlamacımız - takımımıza dikkati onlar çekiyor. Kupa veya önemli bir maçı kazanmak gibi özel bir şey yaptığımızda bu bize bir fırsat sağlıyor". Lankinen, bu fırsatın iki şekilde kullanılabileceğini açıklıyor: kulübün değerinin taraftarlara reklam edilmesi, veya Barcelona markasının tekelleştirilmesi.

Takımın değerinin iletilmesi sayesinde taraftar sadakatının yükseltilebilmesinin daha uzun süreli bir çıkar sağlayacağını açıklayan Lankinen, böylece takımın kaybetmesi durumunda taraftarların kazanan tarafa yönelmeyeceğini belirtiyor. Müdüre göre asıl zor olan tekelleştirme. Lankinen, kısa vadede yapmak istediklerinin takıma duyulan hislerde tekel olmak olduğunu söylüyor. Ona göre, pek çok futbol takımı ve spor kulübü farklı zorluklarla karşılaşırken sosyal medya ve internet stratejilerinde hatalı bir şekilde ticari kuruluşlardan veya büyük markalardan fikir almaya çalışıyor.

Tüketici yaratma
"Her şeyden önce futbol kulüplerinin sosyal medya bütçelerinin büyük firmalarınkinden oldukça farklı" diyor Lankinen ve ekliyor: "Ticari kuruluşların büyük bütçeleri ve adeta 'tarafları' yapmaya çalıştıkları tüketicileri bulunmakta. "Biz ise tersini yapmaya çalışıyoruz. Taraftarlarımızın duygularını kullanarak sadece izleyici değil, dünya etrafında tüketiciler oluşturmaya çalışıyoruz."

Bu ticari atılım çerçevesinde kulüp son 18 aydır taraftarların satın almaya başladığı nokta olan "tüketim başlangıç seviyesi"ni düşürdü. Takım önceden taraftarların ilk alışverişinin futbol forması olması için çalışırken, şimdi hedefledikleri ilk ticari ilişki 75 cent değerindeki Barça mobil uygulaması. Barcelona, üçü bedava, toplam yedi mobil uygulama sunuyor.

Lankinen, bu sayede taraftarları daha yüksek ticari tüketim seviyesine çıkarabilmeleri için fırsat bulduklarını açıklıyor. Lankinen, oldukça büyük olan sosyal medya çevrelerinin Barcelona'nın kendi internet sitesine veya sponsorlarının sitesine çekilip burada bir alışveriş yapmakla kârlılığın başladığını söylüyor. Sosyal ağların dünyaya açılan pencere olduğunu kabul eden Ticari İstihbarat Müdürü, yine de bunların ellerinin fazla güçlendirilmesi durumunda gelecekte yapabilecekleri kârdan feragat etmiş olacaklarını belirtiyor. Lankinen, bilet veya malzeme olsun, taraftarlarını kendi ürünlerini satın almaya yönlendirmek istediklerinin altını çiziyor.

Ticari kanallar
Basketbol dahil pek çok spor dalı olan kulübün üçü bedava yedi mobil uygulaması bulunmakta. Lankinen: "Bazı uygulamalar tekele odaklı, diğerleri ise başka şeylere." Bazı uygulamalar trafiği sitemize çekiyor veya sadakat arttırıyor. Bunlar bedava. "Bütün bunlar sayesinde bir şekilde tekelleşmeye çalışıyoruz."

Kulübe sadakati yükseltmeyi ve satışları arttırmayı hedefleyen başka bir aracı olan YouTube kanalının 291 bin abonesi, 97 milyon da izlenme miktarı bulunmakta. Antrenmanların canlı yayını gibi çeşitli videoları olan kanalın kulübün bilet satış sayfası ve internet dükkânına bağlantıları bulunmakta. Lankinen, finansal değerin arttırılmasında yeni medya kullanımı konusunda Barcelona'nın daha yolun başında olduğunu belirtiyor: "Çalışıyoruz. Önümüzde çeşitli zorluklar ve heyecanlı zamanlar var. Her fırsatı denemek istiyoruz."

Mourinho 2016'ya kadar Real Madrid'de

Real Madrid, Jose Mourinho ile olan sözleşmesini iki yıl daha uzattı. Böylece Portekizli teknik adam 2016’ya kadar Madrid’de kalacak. Sözleşmesi 2014 yılında sona erecek olan Mourinho, bu yılki şampiyonluğun ardından Real Madrid’in yaptığı sözleşme uzatma teklifini kabul etti. Mourinho böylece geleceği hakkındaki spekülasyonlara da noktayı koymuş oldu. Portekizli ünlü çalıştırıcı, Real’deki ilk sezonunda Kral Kupası’nı ikinci sezonunda ise La Liga şampiyonluğunu kazandı. Mourinho, Şampiyonlar Ligi’nde ise henüz başarıya ulaşamadı.

Kaynak: tr.euronews.com

Drogba'dan veda

Chelsea’nin 34 yaşındaki yıldız oyuncusu Didier Drogba, takımdan ayrılacağını açıkladı. Sekiz sezon önce Marsilya kulübünden 24 milyon Euro karşılığında transfer edilen Fildişi Sahilli yıldız, İngiliz ekibinde önemli başarılara imza atmıştı. Drogba, Şampiyonlar Ligi finalinde Bayern Münih’i penaltılarla devirdikleri maçta önce attığı beraberlik golü ile maçı uzatmaya taşımış, son penaltıyı gole çevirerek de Chelsea’ye tarihinde ilk kez kupayı kazandıran isim olmuştu. Öte yandan İngiliz medyası Chelsea ile yollarını ayıran Drogba’nın Çin’e gidebileciğini idda etti.

1998-2002 arası Le Mans, 2002-2003 sezonunda Guingamp, 2003-2004 sezonunda Marsilya forması giyen Drogba 2004'ten beri Chelsea takımında forma giyiyor. Chelsea ile çıktığı 226 maçta 100 gol kaydetti. 84 kez de Fildişi Sahili forması giyen Drogba, milli forma ile 54 gol atmayı başardı.

Mourinho Türkiye'de

Daha önce 27–28 Şubat tarihlerinde İstanbul ve Ankara’da  yapılacağı duyurulan ancak Türkiye Futbol Federasyonu seçimleri nedeniyle ertelenen Sürdürülebilir Başarı İçin Liderlik Konferansı, 24 Mayıs’ta İstanbul’da Çırağan Palace Kempinski'de, 25 Mayıs’ta ise Ankara’da JW Marriott'ta düzenlenecek. Moderatör olarak Acun Ilıcalı yer alacak.

Sinpaş GYO tarafından düzenlenen ve daha önce ABD 42. Başkanı Bill Clinton ve Almanya eski şansölyesi Gerhard Schröder gibi isimlerin konuşmacı olarak katıldığı konferansta bu yıl Real Madrid teknik direktörü Jose Mourinho kırılması zor bir rekora imza atmasını ve başarısının sırrını  bir konuşma ile anlatacak. 

Aynı zamanda Sinpaş GYO’nun da marka yüzü Jose Mourinho, 2004–2005 ve 2005–2006 sezonlarında Uluslararası Futbol Tarihi ve İstatistikleri Federasyonu (IFFHS) tarafından dünyanın en iyi teknik direktörü seçildi. Şimdiye kadar çalıştırdığı futbol takımlarıyla 6 lig, 4 kupa şampiyonluğu, 3 Süper Kupa, 2 lig kupası, bir UEFA Kupası, 2 UEFA Şampiyonlar Ligi kupası kazandı.

22 Mayıs 2012 Salı

Kartal finale kanat çırptı...

Beko Basketbol Ligi Play-Off Serisi yarı finalinde karşı karşıya gelen ezeli rakipler Beşiktaş Milangaz ve Galatasaray Medikal Park'ın mücadelesi tam anlamıyla nefesleri kesti. İki kurt hoca Oktay Mahmuti ve Ergin Ataman tüm taktiksel becerilerini sahaya yansıtırken, hem Beşiktaş hem de Galatasaray final için kıyasıya çarpıştı. Maçın 4.dakikasında hakimiyeti Galatasaray'a kaptıran siyah beyazlılar yeniden öne geçebilmek için tam 32 dakika beklemek zorunda kaldı ve 36.dakika da kritik basketle öne geçmesini bildi. Galatasaray'da Dedovic gösterdiği ciddi performansla yarı finalin en etkili oyuncularından birisi olduğunu bir kez daha gösterdi. Maç sonucunda gülen taraf Beşiktaş Milangaz olurken, bu sonuçla 1973'ten bu yana şampiyon olamayan ve 2005'ten bu yana finale dahi ulaşamayan Beşiktaş, final serisine adını yazdıran ilk takım oldu.

Chelsea'nin şampiyonluk coşkusu


Onbinlerce Chelsea taraftarı, takımın kupayı kazanması karşısındaki sevincini Londra sokaklarında gösteriler düzenleyerek gösterdi. Oyuncuların üstü açık otobüsle Londra'nın batısında yaptıkları geçit sırasında taraftarlar trafiğin kilitlenmesine neden oldu.

Chelsea takımının mavi beyaz formasına bürünen taraftarlar, otobüsün güzergâhı boyunca dizildi. Kupa, takımın menejeri Roberto di Matteo’ya teslim edildiği sırada kalabalıktan sevinç sesleri yükseldi. Chelsea kulübünü on yıl önce satın alan Rus işadamı Roman Abramovich'in kupa hayalini gerçekleştirmek için bir milyar doları aşkın para harcadığı tahmin ediliyor.

2011-2012 sezonunun ilk yarısı, Londra'nın batısındaki mahalleyle aynı adı taşıyan takım için son dokuz sezonun en kötüsüydü. Rus milyarder Roman Abromoviç'in kulübü 2003'te satın almasından bu yana, bu derece kötü günler yaşanmamıştı.  Porto ile UEFA Avrupa Ligi şampiyonluğu yaşayan Villas-Boas'ın başındaki takım ilk 27 maçta sadece 13 galibiyet alabildi; üç puanı teslim ettiği takımlar arasında Queen's Park Rangers, Aston Villa ve West Brom bulunuyor.

Şampiyonlar ligi zaferinin ardından Menajer Roberto di Matteo ve Abramoviç de oyuncuları taşıyan otobüste yerlerini aldı. Otobüs, Eel Brook Common'da durduğunda oyuncular kendilerini bekleyen binlerce kişiden oluşan kalabalığa hitap etti.

Kaynak: BBC Türkçe

Münih'te hayal kırıklığı


Bayern Münih’in sezonu kupasız kapaması ve kendi sahasındaki acı yenilgi, Alman basınında manşetlere taşındı.

Münih’in Allianz Arena Stadyumu’ndaki Bayern Münih-Chelsea mücadelesinde maçın oyuncusu şüphesiz bitime iki dakika kala attığı beraberlik golüyle takımına yeniden hayat veren ve penaltı atışlarında son vuruşu gole çevirerek Chelsea’nin şampiyon olmasını sağlayan Didier Drogba’ydı.
İtalyan Tuttosport gazetesi, Drogba ile ilgili “Almanların acımasız celladı” başlığını atarken, La Republica’da “Drogba, Bayern’in kalbini kırdı” cümlesi göze çarptı. FIFA Başkanı Joseph Blatter de kazanan takımı kutladı. Blatter’in Twitter hesabında “İnanılmaz Didier Drogba’ya bravo” cümlesi yer aldı.

İngiliz kamuoyunda ise başarının mimarı olarak görülen kulübün sahibi Rus milyarder iş adamı Roman Abramoviç'e övgüler yağdırıldı ve “Abramoviç'in en büyük dileğinin gerçekleştiği” yorumu yapıldı. İngiliz Daily Telegraph gazetesinde ise "Şampiyon olduktan sonra nasıl kazanıldığının bir önemi yok" yorumuna yer verildi.

Maçın en şanssız isimlerinden biri uzatma bölümlerinde penaltı atışından yararlanamayan Arjen Robben’di. Hollandalı yıldız hayal kırıklığını "Şimdi ıssız bir adada bir hafta geçirmek isterdim" sözleriyle dile getirdi.

Maç sonrası büyük hayal kırıklığı yaşayan isimlerden biri de Bayern Münih kulübü başkanı Uli Hoeneß’ti. "Bu çok dramatik, akıl almaz bir olay. Hâlâ ne olup bittiğini anlayabilmiş değilim" diyen Hoeneß, Bayern'in ikinci yılını da kupasız kapattığını ifade ederek “Hep ikinci olmak kabul edebileceğim bir durum değil. Belki de Bayern'de istediğimiz başarıyı zorlayacak nitelikte yeterince oyuncu yok" dedi.  Ancak Hoeneß bu sözlerin somut olarak ne gibi sonuçlar doğuracağına değinmedi. “Futbol ne yazık ki her zaman adil değil” diyen Alman Futbol Federasyonu Sportif Direktörü Matthias Sammer, Chelsea'nin katı savunma taktiğini de eleştirerek “Futbolun geleceği buysa, bu bir felaket” ifadesini kullandı.

Milli takımın bel kemiğini oluşturan Bayernli oyuncular şimdi bu maçı unutup, yeni bir hedefe konsantre olmak zorundalar. Üç kupadan da eli boş ayrılan Bavyera ekibinin Alman oyuncuları için en azından şimdi EURO 2012'de alınacak bir şampiyonluk teselli olacak.

Kaynak: Deutsche Welle Türkçe

18 Mayıs 2012 Cuma

Di Matteo Orduspor'a ne zaman gelir ?

Abramovich’in Chelsea’yi almasının ardından tam 9 sene geçti.. Bu süre zarfında Ranieri ile başlayan menajerler süreci, Jose Mourinho, Avram Grant, Guus Hiddink, Carlo Ancelotti ve Andre-Villas Boas gibi şöhretli isimlerle devam etti. Tam 6 Şampiyonlar Ligi yarı finali oynadı mavi beyazlılar… Kimi zaman Liverpool onlara engel oldu, kimi zaman Barcelona.. Ancak bir kez finale çıkmaya başarsalar da bu sefer John Terry mutlu sondan uzaklaştırdı Chelsea’yi… Şimdi ise geminin kaptanı Roberto Di-Matteo.. Villas Boas’ın varlığında oluşan kaosta geçiştirici bir yol izlemek amacıyla takımın başına getirilen İtalyan Antrenör(!) öyle işler başardı ki herkesi şaşkına çevirdi. Bugün de final maçında Bayern Münih karşısında şampiyonluk için yedek kulübesindeki yerini alacak… Maç öncesi The Guardian’a konuşan Di-Matteo, en büyük güven kaynağının futbolcuları olduğunu ve temel amacını Chelsea’nin geleceğini yapılandırmak şeklinde açıklasa da 30 Haziran’da bitecek olan 3.5 aylık sözleşmesini de mutlaka düşünüyordur.. Siz ne dersiniz ? Münih deplasmanında(!) kaybedilecek bir Şampiyonlar Ligi Finali Di-Matteo’nun kariyerini nasıl etkiler ? Chelsea ona sahip mi çıkar yoksa daha önce takımına 2 final oynatan Hector Cuper gibi soluğu Türkiye’de mi alır ?

Olimpiyat meşalesini David Beckham taşıyacak.


Olimpiyat Meşalesi, 1896'da ilk modern olimpiyat oyunlarının düzenlendiği  Atina Panathinaiko Stadı'nda 17 Mayıs'ta düzenlenen  törenle, 2012 Londra Olimpiyat Oyunları Düzenleme Komitesi'ne verildi. Törende meşaleyi Prenses Anne teslim aldı. Törene, Yunanistan Cumhurbaşkanı Karolas Papulyas ile Londra Belediye Başkanı Boris Johnson ve ünlü İngiliz futbolcu David Beckham da katıldı.

Beş genç sporcunun da aralarında bulunduğu “Olimpiyat Meşalesi Delegasyonu” daha sonra İngiltere'ye British Airways'in ''Firefly'' yani Ateşböceği adlı uçağı ile dönecek. Delegasyon, Cornish havaalanına inecek. Meşaleyi taşıyacak uçağa Ateşböceği ismi İngiliz öğrenciler tarafından verildi. Uçak mühendislerin dokuz günlük çalışmaları sonucunda sarı, beyaz ve altın rengine boyandı.

Meşalenin İngiltere'deki 70 günlük ve 8 bin millik yolculuğu ise Cumartesi sabahı başlayacak.

Meşale tüm ülkeden 8 bin sporcu tarafından taşınacak. İngiltere'nin güneybatısından 19 Mayıs'ta yola çıkacak meşale, 70 günde 12 bin 875 kilometre yol katettikten sonra Londra Olimpiyat Oyunları'nın başlayacağı 27 Temmuz'da Londra'ya ulaşacak. 2012 Olimpiyat Oyunları 27 Temmuz-12 Ağustos tarihleri arasında İngiltere’nin başkenti Londra’da düzenlenecek.

17 Mayıs 2012 Perşembe

Hem Bayern hem de Münih kazanacak.


Avrupa futbolunda sezonun en iyisinin belli olacağı büyük final geldi çattı. Şampiyonlar Ligi’nde Almanya’nın Bayern Münih takımıyla İngiliz ekibi Chelsea’yi karşı karşıya getirecek final mücadelesi 19 Mayıs Cumartesi akşamı Münih’in sahası Allianz Arena’da yapılacak. Böylesi organizasyonlar takımlara olduğu kadar ev sahibi şehirlere de önemli gelir sağlıyor. Bu yıl ev sahibi Münih de final maçından, imajın ötesinde iyi bir gelir elde etmeyi umuyor. 

Bayern Münih taraftarları kaçan lig şampiyonluğu ve Federasyon Kupası’ndan sonra bu hafta sonu nihayet Şampiyonlar Ligi şampiyonluğuyla sevinebilecek mi, bilinmez. Ancak kesin olan birşey varsa o da Bayern için Şampiyonlar Ligi'nin bu sezon son derece kârlı geçtiği. Kulübün kasasına, 40 milyon eurosu UEFA’nın prim ve pazarlama gelirlerinden, 20 milyon eurosu da bilet satışlarından olmak üzere 60 milyon euro girdi. Bayern Münih’in basın sözcüsü Markus Hörwick, ise “aslında bu gelir daha da artırılabilirdi” diyor ve ekliyor; “Bayern Münih’e de, Chelsea gibi 17 bin 500 bilet ayrıldı. Hâlbuki bu finalde sadece Bayern taraftarlarına 1 milyon bilet satabilirdik.”

Bayern Münih taraftarlarının birçoğu final maçının oynanacağı Allianz Arena'daki mücadeleyi tribünlerden izleyemeyecek. Ancak evde kalıp maçı televizyon karşısında takip etmek niyetinde de değiller. Münih Belediyesi, Bayern'in maçlarını oynadığı eski sahası olan Olimpiyat Stadı'nda, final akşamı için büyük bir taraftar buluşması organize etti. Organizasyonun masrafı 300 bin Euroyu buluyor. Belediye meclisi, perşembe günü yine Münih'teki kadınlar ve cumartesi günkü erkekler Şampiyonlar Ligi final maçlarının organizasyonu için toplam 1,4 milyon Euro ayırdı. Belediye Başkanı Christian Ude, bu parayı boşa harcamadıklarını şöyle anlatıyor; “Ekonomik yarar sağlama konusunda daha önceki final şehirlerine ilişkin araştırmaları inceledik ve bu işten kârlı çıktıklarını gördük. Zaten bu yüzden de bu kadar çok şehir finale talip oluyor ve aralarında amansız bir rekabet yaşanıyor."

Münih belediye başkanının sözüne ettiği araştırma 2010 tarihli. O yıl Şampiyonlar Ligi finaline Madrid ev sahipliği yapmıştı. Uzmanlar, İspanyol başkentinin finalden 50 milyon euro kazandığını hesaplamış. Ancak araştırmanın UEFA'nın ana sponsorlarından biri tarafından yaptırıldığını da hatırlatmak lazım.

Bavyera Perakendeciler Birliği'nden Claudia Chondros, her hâlukarda cirolarında iyi bir artış olmasını umut ediyor ve şöyle konuşuyor; “Elbette Münihli esnaf da bu durumdan yararlanıyor. Münih'e gelen futbol taraftarları diğer yandan mutlaka buradaki dükkânlarda da para harcayacak. Final maçı için yapılan bu tanıtım çalışmalarından bizim de kârımız çok olacak. Organizasyon sonrası da kente gelecek turist sayısıyla Münih'in her anlamda daha fazla yarar sağlayacağını ümit ediyoruz.“

Hafta sonunda yapılacak Şampiyonlar Ligi finali özellikle otelcilerin yüzünü güldürdü. Hatırı sayılı fiyat artışına rağmen, şehirdeki otellerin neredeyse tamamı doldu.

Kaynak: Deutsche Welle Türkçe
 
Futbol Bloglarini Takip Edin